DAHA GÜZEL VE BARIŞ İÇİNDE BİR DÜNYA
Bir genç, bir birey olarak düzenli bir
şekilde gündemi takip ederim, haberleri izlerim, gazete okurum, açık oturumları
izlerim, her görüşten yazarın yazılarını okurum, sosyal medyadan da gündemi
takip ederim. Bunların sonucunda ise kendimce bir yorumda bulunurum, objektif
olmaya çalışarak bunu çoğu zaman başardığımı düşünüyorum. Yorum da bulunmadan
önce yukarıda saymış olduğum her türlü araçtan bilgi toplarım. Kendimce bir
ilgi alanı oluşturdum. Ama zor ve sürekli tazelenmesi gereken bir ilgi alanı.
Bunlardan bahsediyorum çünkü, bu yazıyı yazabilmek için biraz birikimim
olduğunu düşünüyorum ve sizlere de bunu belirtmek istiyorum. Sonuçta bu benim
ilk eleştiri deneyimim, affınıza sığınarak gündem üzerinden eleştirime başlamak
istiyorum.
Dünya, toplum, birey bu kelimeler büyükten
küçüğe bir sıralanış aslında. Peki biz birey olarak belli bir toplumla, tek
yerimiz olan dünyada uyum, hoşgörü ve özgürlük içinde yaşayabiliyor muyuz?
Özgürlük o kadar göreceli bir kavram ki, bu konu hakkında binlerce görüş ve
binlerce söylenmiş söz var. Bence özgürlük, bir insanın özgürlüğü başka bir
insanın özgürlüğünü kısıtlamamasıdır. Toplum içinde uyumlu bir birey olabilmek
için, birbirimize saygılı olsak, birbirimizi objektif bir şekilde eleştirsek,
kimse kimseye karışmasa özgürlük içinde yaşamaz mıyız? Söylemesi çok kolay tabi
ki de, bir de dünyadan özgürlük manzaralarına bakalım, en başta bizim ülkemiz
sizce özgür bir ülkemi? Bence değil, özgür olsa şu an biz bu okulun içinde
istediğimiz kıyafetle oturup ders işleyebilirdik. Bu en basit örneği, daha
niceleri var… Avrupa’ya bakalım, bence Avrupa’da özgür değil çünkü orada da
ırkçılık sorunu var. Bu haberleri okumuşsunuzdur, Fransa’da ve Almanya’da
öldürülen Türkler var ve hala davaları devam etmekte. Evet uzaktan bakıldığında
Avrupa özgür duruyor, herkes istediği gibi evlenebiliyor(burada ki kastım,
eşcinsellik), herkes istediğini giyebiliyor, ama mesele bunlarla bitmiyor tabii
ki de. Amerika’ya bakalım, orada da ırkçılık problemi var, siyah insan -onların
tabiri ile zenci- problemi aşılmış değil, ne kadar başkanları siyah olsa da. Siyah
insanları taktıkları ad ‘’zenci’’ ile köle olarak görüyorlar, önce şunu
belirtelim hiçbir insan bir insandan üstün değildir. Ama siyah insanlar sadece
renkleri yüzünden aşağılanıyorlar. Dünyaya gelen her insan özgürce,
kısıtlanmadan yaşama hakkına sahiptir. Bazı insanların beyinleri ise, kendisine
benzemeyenleri bir kalıba ve bir şekle sokma çabasında. Bunun neresi özgürlük? Orta
Doğu’ya bakalım, orası iç savaş içerisin de ve zaten sömürge ülkeleri, Orta
Doğu hakkında bu terimleri açıklamak ve örnek vermek yersiz olur ve yine dönüp
dolaşıp Avrupa ve Amerika’ya geliriz. Dünyamızda özgürlük, hoşgörü ve uyum
kelimelerinin kullanılamayacağı kıtalara ve ülkelere gelelim. Afrika kıtası,
insanlar yemeye ekmek, içmeye su bulamıyor, açlıktan ölüyor; İngiliz sömürüsü
altında. İngiltere Dünya’da güneşi batmayan ülke olarak tanımlanır. Ama çok
ülkenin güneşini batırdığı bir gerçektir, tabir-i caizse ocaklarına incir ağacı
dikmiştir. Myanmar Arakan’da, Müslüman olan insanlar başlarında bulunan hükümet
tarafından katlediliyor, sadece din seçimleri yüzünden katlediliyorlar. Ne
demek, sen benim dinimden değilsen öleceksin, nasıl bir hoşgörüsüzlüktür? İsrail, Gazze’de bulunan dini bir mabed için
yıllardır insanları öldürüyor ve ülke ambargo altında. İsrail, tek kelime ile
Dünya’nın şımarık çocuğu bu terime çok yakışıyor. Yaptırımlarına hiçbir ülke ve
başkanları müdahele edemiyor, etmiyor çünkü bütün savunma sanayi onların
elinde. İsrail insanlık suçu işliyor ve dünya susuyor. Suriye, bir Orta Doğu
ülkesi ve iç savaşta, mezhep ayrımı yüzünden, başlarında ki hükümet halkını
katlediyor her gün ölen insan sayısı belli değil. Rusya,İran,Çin hükümeti silah
yardımı ile destekliyor. Yine bir din,mezhep ayrımını kullanıp kendi
çıkarlarını düşünen ülkeler. Kazançlı çıkan yine Rusya, Çin, İran.Ve bir örnek
daha, Türkiye’nin başta olduğu daha bir çok ülkenin içinde bulunduğu Gazze’ye
yardım götürmek isteyen bir gemiyi İsrail 31 Mayıs 2010’da uluslar arası
sularda vurdu, 9 aktivist öldü, 50 ya da 60 yaralı vardı.
Tüm Dünya’nın gözleri önünde işlenen bir
insanlık suçu. Yardım malzemelerinden başka bir şey olmayan bir gemiyi elinde
ki tüm güç ile vuruyor, aslında buradan İsrail’in ne kadar aciz olduğunu
görebiliriz. Bu örnekler üzerinden toplumu ve insanlığı kendimce eleştirdim, ‘’uyum,hoşgörü,özgürlük’’
kavramlarının dünyada karşılığının olmadığını kanıtladım. Hiçbir ülke mükemmel
değil, hiçbir hükümet mükemmel değil. Hükümetler ülkelerini kendi görüşlerince
daha güzele ve iyiye ulaştırıp, dünyada iyi bir konuma getirmeye çalışırlar.
Anlaşılan bunları yaparken, kendi ülkeleri dışında ki ülkelere de müdahele
ediyorlar. Bizim yapmamız gereken bunu engellemeye çalışmak, insanlık görevimizi
yerine getirmek. Din, dil, ırk, renk ayrımı yapmadan yardıma ihtiyacı olanı
ezmeden elimizden geldiğince yardım etmek. Ben 17 yaşında bir genç kız olarak,
kendimi sorumlu hissediyorum bu konu da. Benim yaş grubumda ki her bireyin de
hissetmesini umuyorum ve istiyorum. Haberleri açtığımızda, internetten
haberleri takip ederken, Facebook’ta, Twitter’da yukarıda ki haberlerimi okumak
ve izlemek mi istersiniz ya da, hangi ülke kalkınmış, bugün ne icat edilmiş,
kim kime yardım etmiş, bu tür haberlerimi okumak ve izlemek istersiniz. Vermiş
olduğum örnekler, sıcak gündemden, hala devam etmekte olan olaylar. Biz
insanlık olarak Dünya’yı daha yaşanılır hale getirebiliriz, bu bizim elimizde
‘’uyum,hozgörü,özgürlük’’ kavramlarını yaşayarak . Benim hayalim, bir gazeteci
ya da siyaseti olmaktı ama şu an ‘’Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’ okuyorum ve ne kadar
doğru bir karar verdiğimi fark ettim. Gazeteci ya da siyasetçi olmak çok cazip
geliyor, ama olayları yayınlamak mı, olayları yönetmek mi? Hayır önce, olayları
yayınlayacak ve yönetecek bireyleri yetiştirmek, daha doğru. Öğretmen olunca,
öğrencilerimi, çocuklarımı ‘’özgürlük,uyum,hoşgörü’’ kavramlarını öğreterek yetiştireceğim. Çünkü ben
‘’Daha güzel ve barış içinde bir dünyada, yüzlerinden mutlu ifadeler hiç
eksilmeyen insanlarla’’ yaşamak
istiyorum.
Umarım
her birey bu haberlerden sonra ‘’Dünya ve İnsanlık’’ için bir çalışma içine
girmiştir ya da kendine bir hayat felsefesi benimsemiştir. Bu Dünya herkese
yetecek kadar büyük, bu büyüklüğün hoşgörü ve uyum içinde tadını çıkaralım.
AYŞE NUR YILMAZ